Çeviri tarihine bir göz attığımızda, çevirinin bireylerarası/toplumlararası iletişimde, ekinlerarası etkileşimde hep ön planda yer almış olduğunu görüyoruz. Bu denli önemli olan bir konu doğal olarak yapımızca uygulamayla sınırlı kalmamıştır. Aksine, bu uygulamalar üzerine çok söz söylenmiş, çok şey yazılmıştır. Başka bir deyişle, yapılan çevirilere koşut olarak ilerleyen bir çeviri üst söylemi oluşmuştur. Çevirinin ne olduğu; kime çevirmen denilebileceği çeviride eşdeğerliğin nasıl sağlanacağı, daha doğrusu çeviride eşdeğerliğin sağlanıp sağlanamayacağı, gibi çevirinin temel boyutlarını oluşturan kavramları yüzyıllarboyu tartışılmıştır. Ancak, bu tartışmalar her ne kadar sorunları etraflı olarak betimlemede yararlı olmuş ise de, neticede çoğu kez sorunlu görülen konuların ve/ya çeviri olgularının konu dışı bırakılmasıyla neticelenmiştir. Aslında çeviri olmadığı halde, okura çeviri olarak sunulan sözdeçeviriler de bu bağlamda ele alınabilir.
Bölüm | Makaleler |
---|---|
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Şubat 1990 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 1990Dilbilim Araştırmaları Dergisi 1990 |
Bu eser
Dergi DOI:10.18492/dad